Kürt Çocuklarında Cinsel İstismar Üzerine
Bir de Türkçe yazayım bunu. Kürtçe paylaşımlarımı bir kişi okuyorsa tahminen Türkçe olanlarını bin kat fazlası okuyor. Benim amacım Kürtçe literatürüne katkı yapmak. Birileri okusun diye de böyle Türkçesini de yazıyorum.
Çocuk istismarı üzerine millet olarak biz Kürtlerin bir uyanışı söz konusu değil. Devleti olan milletler çoktan eğitim programlarına dahil ettiler bu konuyu. Kadroları eğittiler, kurumlaşmalarını tamamladılar, hukukunu ve rehabilitasyon merkezlerini oluşturdular. Avrupa’da az çok her vatandaş, çocuğunu istismarlardan korumak için ne yapacağını ve nelere dikkat edeceğini bilir. Kürtler bilmiyor.
Kürtler hümanist, eşitlikçi, barışsever ve medeni bir millettir. Alanını savunma ustası ve hatta kahramanıdırlar. Tarihleri ailesine, klanına, toprağına yapılan saldırılara karşı mücadele ile geçmiştir. 1850’ye kadar hep devleti olmuştur, kendini korumayı becermiştir ve o tarihten itibaren de topyekün yokolma sürecine girmiştir. Ülkeleri 7 devlet tarafından pay edilmiş ve 2 uluslarası blok tarafından da Kürtlerin aleyhine olan bu statüko desteklenmiştir. Doğrusu, Kürtler değil de başka bir kavim olsaydı, çoktan esamesi bile okunmazdı. Bu uğursuz kaderi yendi Kürtler. Yok olmadılar ve dillerini dijital korumaya aldılar. Üstelik Kürt rönesansı da başlamıştır. Bunu anlattım ki, çocuk istismarı için de ümitsiz olmayalım.
Biliyor musunuz en çok kimler çocuklara cinsel istismarda bulunur?
Haydi gözünüzü kapatın ve içinizden kimlerin yaptığıyla ilgili bir tahminde bulunun. Tamam mı?
Şimdi iyi okuyun. En çok bunlar yapıyor:
- Büyük aileden biri. Amcaoğlu, dayı, filan akraba, enişte vd. Bunu derken sakın hemen ön yargıyla yaklaşmayın. Çocuklarımızın büyük aileye de, amca, dayıya da ihtiyacı var. Sadece dikkat edin ve bir şüphe varsa tedbir alın. Siz çocuğunuzu istismarlar konusunda eğitirseniz, aile içi tehlikeler minimuma iner.
- Aileye sıklıkla gelip giden, aile dostu, “kanka”.
- Yetkili, üniformalı yada üniformasız görevliler. Polis, asker, savcı, hakim, muhtar, yatılı okul yada anaokulu personeli, hademe, servis şoförü, başhekim, banka müdürü vs.
- Çocuk doktorları
- Öğretmenler
- Din adamları
- İş insanları. Çocuğunuzun okul yolu üzerindeki tehlikeleri tanımalısınız. Hangi bakkala uğrar, hangi esnaflar var bilmelisiniz.
- Zorbalar. Çete grupları, mafya çevreleri.
- Otorite figürleri, kanaat önderleri. Yazar, siyasetçi, sanatçı, yardım kuruluşu personeli vd.
Evet, bu gerçekler Türkiye’de pek konuşulmaz. Dünya literatüründe çokça araştırma var bu konuda. En çok okumuşlar, zenginler çocuklara yönelik cinsel istismar yapıyor. Ama medya, edebiyat, filmler vd genelde pejmürde giyimli, sokakta yaşayan evsizleri, yoksulları hedef gösterir. Kürtler de çocuklarını sadece bunlardan korurlar. Oysa bu grubun istismar oranı devede kulak kadardır. İstismarcı genelde mevki makam, güven, itibar sahibi, okumuş insanlardan çıkıyor.
Evet, şu an bu konuda en çaresiz ve dünya standartlarına göre geri olanlardandır Kürtler. Köyü, dağı taşı, şehirleri ve hatta beyinleri özgür değildir. Akılları protezdir, akılları kendilerine ait değildir ve kendilerine hizmet etmemektedir. Öncüleri sorunludur, aydınları hastadır. Kuşaklar boyu travmalar yaşamışlar, yoksul ve eğitimsiz bırakılmışlardır. Değer yargılarını ve evrimden gelen ailelerini şu anda korumakta zorlanıyorlar. Mantar biter gibi, Kürt şehirlerini sözde “demokratik, feminist ve aydınlanmacı kurumlar” işgal etmişlerdir.
Bir kısmını tenzih ediyorum. Bir kısmı kıt olanaklar ve baskılara rağmen dil, kültür için mücadele ediyorlar. Siz neyi kastettiğimi biliyorsunuz. Sözde diyorum, zira bunların amacı Kürtlere iyilik değil, Kürtleri içerden düşürmek, çekici hilelerle “son kalan Kürdü de etkisiz hale getirmektir”. Bunlar engerekler ve çıyanlardır. Bunlar aşınıza, ekmeğinize, örf-adetlerinize, aile yapınıza, kültürünüze, tarihinize ve dahi varlığınıza göz koyanlardır. Bunlardan çocuk istismarı ile ilgili bir hizmet beklemek, çocuklarınızı uyuşturucu, organ ve fuhuş çetelerine emanet etmek demektir.
Pek çok araştırma okudum. İstanbul gibi büyük şehirlerde kadın sığınma evlerinde kalmış kadınlardan dinledim. Buralarda yetkililerin kadınları zorla fuhuşa mecbur bıraktıklarını biliyor musunuz? Ve bu kadınların ekserisinin yoksul Kürt kadınları olduğunu? Düşünün kadın yangından kaçıyor, devletin himayesine sığınıyor ve orada fuhuş mafyalarına veriliyor. Ölülerine tahammül etmeyen, 100 yılda 150 katliam yapmış İttihatçılardan Kürt çocuklarına merhamet mi bekliyorsunuz?
Kürt belediyeleri, psikologları, aydınları, iş insanları, din adamları, medyası elele vermeli ve ilk defa kendileri bir şey yapmalıdırlar. Aile, kadın, çocuk, çevre, hayvan hakları vs ile ilgili manifestolar yeniden yazılmalıdırlar. Kürtlerin milli sosyal stratejileri olmalıdır ve bu hem meşrudur hem de kanunidir. Hukukta ihkak-ı hak diye bir gelenek var, seni öldürmeye çalışan birine yumruk atman suç değildir. Senin çocuklarını uyuşturucuya alıştıranlara, kaçıranlara, taciz edenlere karşı birşeyler yapmayacak mısın? Tabiki yumruk atalım demiyorum ve şiddete karşı biri olarak, benim şiddeti övmem mümkün değildir. İstismar için en iyi koruma istismarı önlemektir.
Üniformalı ve üniformasızlar
Kürtlerin en az 4%’ü cinsel istismara uğramıştır. Ensent ilişkiler için elimizde tahmini veriler var, kesin bir bilgi yok. Kürtlerde ensest hadiseler diğer milletlere göre nispeten azdır ve daha ziyade sanıldığının aksine köylerde değil, şehirlerde vuku bulmaktadır. Türkiye hükümetlerinin Kürtlerle ilgili istatistikleri sansürlediğini veya çarpıttığını çok yerde duydum. İstismarlar devlet memurları veya devletten güç alan otorite figürleri tarafından yapıldığında genelde durum kurbanın aleyhine olur. İnkar edilir, kurban ve yakınları tehdit edilir ve olay kayıtlara dahi geçmez.
Klinik gözlemlerime göre, politik sebeplerle gözaltına yada sorgulara alınan Kürt kadınlarının tamamına yakını, cinsel saldırılara maruz kalmaktadırlar. Bazı pogromlarda toplu tecavüzler yaşanmıştır. Bölge ismini vermek istemiyorum. Mesela bir köyde istisnasız tüm kadınlara tecavüz edilmiştir. Henüz yeni evliyken bu köyde tacavüze uğrayan ve hamile bırakılan bir klientim olmuştu. Bu sadece Türkiye yada Ortadoğu’ya özgü bir şey değil. Savaş, insanı ruhen ve ahlaken düşürebilir ve savaşı yürütenler “düşman” güce karşı öyle bir psikolojik savaş yürütürler ki, askerler ve halk kollektif hezeyanlar yaşar, bir “vahşi hayvan” gibi davranırlar, düşman gördükleri gücü toptan yoketmeye çalışırlar.
“Barış” zamanlarında en çok istismara uğrayan çocuklar 8-11 yaş aralığında olanlardır. Kız çocuklarında erkek çocuklarının üç katı kadardır. Çocukluk çağında yaşanan cinsel istismarlar, ciddi psikolojik ve fiziki zararlara yolaçabilirler. Çocuklarda kişilik bozuklukları, travma sonrası stres bozukluğu, cinsel sorunlar, psikoz hatta şizofreni vd gelişebilir. İşin zor kısmı, olaydan hemen sonra belirtiler gözlemlenmeyebilir ki bu, çocukların itiraflarına inanmamayı ve hukuki sürecin tacizci lehine gelişmesini getirebilir. Örneğin travmada, belirtiler olaydan 3-18 ay sonra baş gösterir. Kriminal polislerin, savcıların, avukatların, doktorların, uzman kişiler olmaları gerekir. Bilin ki sessiz kalan, belirti göstermeyen çocuklar, istismardan daha çok zarar görenler grubundandırlar.
İstismar riskini arttıran faktörler:
- Aile içi şiddetler. “Karı-koca” arasına girip barıştırmaya çalışanlara dikkat edin. Art niyetli olanlar için müsait bir ortam oluşmuştur çünkü.
- Savaş.
- Ebeveynlerin bağımlılık sorunları (alkol, kumar, uyuşturucu vs)
- Üvey anne yada baba
- Harmonik ve gönüllü olmayan evlilikler.
- Kürt olmak. Evet yanlış okumadınız. Kürt olmak başlıbaşına cinsel istismar riskini arttıran bir etkendir. Hiçbir resmi yetkili ve otoriter kişiyle çocuklarınızı başbaşa bırakmayın. Bu, mahkeme hakimi, savcı, polis, muhtar, dükkan sahibi, şehirlerarası otobüs şöförü, yardımsever mahalle abisi vs olabilir. Kanunen hakkınızdır, rüştünü ispat etmemiş bir çocuk ebeveynlerin izni alınmadan hiçbir resmi işleme tabi tutulamaz. Bir olay hatırladım, tacizci savcıydı. Düşünün artık.
- Aşırı yoksulluk. Büyük deprem felaketinden sonra, Derûn Akademi olarak ücretsiz psikolojik seanslar yaptık. Bazı kadınlar çocuklarına bir öğün sıcak yemek bulmak için bedenlerini satıyorlardı. Binlerce çocuk istismarını duydum. Çoğu da yardım etmeye gelen kişilerce yapıldı. Kimi suçlayalım?
- Kuran’da yeri olmayan şeylere inanan sapkın “muhafazakar” aileler. Bazı sözde “tarikatlar”. Gerçek müslümanları kastetmiyorum. Özellikle Kürt şehirlerinde açılan pek çok dini kursları mercek altına almalı. Buralarda İslam öğretilmiyor, asimilasyon yapılıyor. Buralarda istismarlara uğrayan danışanlarım oldu. Semsûr merkez, Çewlik, Xarpêt ve Şirnex, sanki pilot yerler olarak seçilmiş. Buralarda Kürt çocukları din adına asimile ediliyor, istismara uğruyor ve bir nesil yokediliyor. Kimi suçlayalım?
- Çocuk merkezli, çocuğun tüm dediklerini yapan aileler. Çocuk zayıf kalmış anne-baba figürünü başka figürlerle tamamlamaya çalışır. Filan amca, falanca abi gibi. Sözde modernlik adına Kürtlerde de bu başlamış. “Biz gerici değiliz”, “Biz çektik çocuklarımız çekmesin” der, çocuğun her dediğini yaparlar. Bu çocuklar ruhsal olarak adeta “sakatlanırlar”. Roller değişmemeli, çocuk aile reisi olmamalıdır. Çocuğun ruhsal gelişimi için ana-baba figürleri lazımdır. Anne anne rolünde, baba baba rolünde olmalıdır ve çocukla aralarında otorite anlamında mesafe olmalı. Babasıyla “kadın muhabbeti yapan, kahvehanede okey oynayan” erkek çocuk suç çetelerine aday olabilir. Kız çocuğunun etraftaki kötülükleri dikkate almadan, “biz moderniz” diye dilediği şekilde giyinmesi, istismar riskini arttırabilir.
- Pedagojiyi bilmeyen ebeveynler.
- Anne yada babada psikoz olması.
- Egoist ve ignorant ebeveynler. Az da olsa bu Kürtlerde de başlamış. Çocukların maddi-manevi ihtiyaçları karşılanmamaktadır. Anne dizi filmlerine, TikToka, chat yapmaya dalar mesela. Baba maaşı alır almaz kahvehaneye koşar. Ebeveynler kendi dünyalarındadırlar. Kız çocuğunun pedi var mı, kontörü var mı, mobbing yaşıyor mu, öğretmen mi taciz ediyor, büyük çocuklar mı rahatsız ediyor kimsenin gördüğü yok.
- Ebeveynlerde kişilik bozukluğu olması.
- Ebeveynlerin özgeçmişlerinde cinsel tacizin olması.
- Çocukta mental problemlerin olması.
- Okul ve yatılı okul çevresindeki tehlikeleri dikkate almayan ebeveynler.
- Aşırı internet, dizi film ve chat bağımlısı ebeveynler. İnternet bizim coğrafyada depremler yarattı. Toplumun değer yargıları aşındı ama bir yeni alternatif de yerine konulmadı. 50 yıldır siyaset yapan Kürt aydından, 50 yıldır Almanya’da yaşadığı halde Almanca bilmeyen Bêrîvan hanıma kadar, herkesin bir Türk dizisi var. Ortalama günde 6 saat dizi izleniyor. Bir o kadar da TikTok, WhatsApp. Porno izleme, gruplarda kadınlara emoji yollamayı da saymıyorum artık. Böyle ebeveynler Kürtlerde hiç de az değil.
Travma ruhumuza ve bedenimize adeta kaydolur. Yaşadığımız, bizi hasta eden travmatik olayı çağrıştıran uyaranlara maruz kaldığımızda, kaydolan bu yara depreşir ve bizi rahatsız eder. Beynimiz travma anındaki moda geçer. Eğer 12 yaşında isek o zaman, şimdi 55 yaşında olsak bile beynimiz 12 yaşındaki haline geri döner. 55 yaşındaki bir çocuk oluruz. Günün 24 saati, biz uykudayken bile beş duyu organımızla sürekli uyaranlar alırız. Travmayı hatırlatan bir ses, bir koku vs aldığımızda beynimizde korkuyu idare eden amigdala, alarm çalar. Ve öğrenilmiş çaresizliğimizle beraber, uzun yıllar önceki travmamız bizi esir almaya başlar. Tedavide biz hastaya bugünün aklıyla, bugünün beyin moduyla bakmayı kavratıyoruz. Cinsel saldırılar bedenimize de ciddi zararlar verirler. Henüz gelişimini tamamlamamış cinsel organlarda kalıcı işlev bozuklukları oluşabilir.
Cinsel istismara bağlı travmalar nelere yolaçar?
Genelde
İstismar çocukluk yaşlarında ise zararları daha çoktur. Bu çocuklar hayata yaralı başlarlar. Cinsel ve duygusal gelişim, normal kulvarından çıkar. Zamanında ve yeterli terapi görmeyen çocuklarda tehlikeli deneyimler başgösterebilir. Etraftaki çetelerin ağına düşebilirler. Bu çocuklarda cinsel yaşam, davetsiz misafir gibi diğer akranlarına göre erken başlar. Ekstrem cinsel denemeler olabilir. Analseks, partner değiştirme, grup seks vs gibi. Çok defa sözde sevgilileri tarafından yüzüstü ve hamile bırakılabilirler. Gönül ilişkilerinde bir istikrar yoktur. Çabuk aşık olur, çabuk terkederler. Kişilik bozukluklarına adaydırlar. Borderline olanların 75%’i, kombine kişilik bozukluklarının 87%’si küçükken istismara uğramışlardır.
Kız çocuklarında
Çok küçük yaştakilerde tuvaletini kontrol sorunu, genital ve rektal bölgelerde ağrılar, sıyrıklar, penis yaralanmaları, cinsel yolla bulaşan mantarlar ve iltihaplanma, oyuncaklarla cinsel ilişki taklidi yapma, cinsel içerikli sözler kullanma, vajinada deformasyonlar görülebilir.
İstismara uğrayıp zamanında ve yeterli terapi görmeyen çocuklarda seksapel giysiler giyme, genç kadınlar gibi davranma, erkekleri provoke etme olabilir. Yaşından beklenmeyen bağlanmalar olabilir. Örneğin okul çıkışı annesini göremeyince ağlama, yalnız yatamama vs. 8 yaşından büyüklerde seksapel davranışlar başlar. Yanlış anlaşılmasın, bunlar seks filan aramıyorlar. Bilinçaltında tacizcilerden sözde intikam alma var. Bilinçaltı bir prosestir bu. Çocuklar yaptıklarının farkında bile değildirler. Biraz daha büyüklerinde, 11-12, mastürbasyon, vajina yada anüse cisimler sokma, seksi chatleşmeler, sosyal medyada extrem gruplara ilgi duyma artabilir. Panik anlarında yada uykuda enoresis (altını ıslatma) olabilir. Bu çocuklar, büyüdüklerinde ve evlendiklerinde büyük dramlar yaşarlar.
Mutsuzdurlar. Davranışlarında ya çok titiz ve takıntılı olurlar yada dağınık ve boşvermeci. Yabancı insanlarla ilişkilerinde doğru tutum almayı bilmezler. Bazen tanımadıkları birine çok sıcak ve samimi davrandıkları halde sevdiklerine karşı soğuk davranabilirler. Vücuduna zarar verenler gördüm. Aşırı kaşınma, kendini jiletle yaralama, aşırı Piercing yada tatoo vs. Aşırı ürkek yada aşırı utangaç olanlar da tanıdım. Duyguları değişkendir. Bazen tanımlanması güç negatif bir enerji gelir üstlerine. Kuruntular, çaresizlik, insanlardan nefret etme, boşluk hissi, kendini “pis” olarak görme, kendini küçük görme, kötü rüyalar, uyku ve yeme bozuklukları, sebebi bile belli olmayan agresyonlar olur. Yavaş yavaş depresyona girebilir ve günlük yaşamını idame edemeyecek durumlar başgösterebilir. Somatik ağrılar, intihar düşünceleri ve girişimlerini de unutmamak lazım. Evet, çocuklarda da intihar girişimleri görülebilir.
Bir kısmı ekstrem çevrelerde ekstrem işlere katılabilirler. Fuhuş vs. Bir kısmı ise bu defa kendisi istismarcı olabilir. Bütün bu bahsettiklerim zamanında ve yeterli tedavi görmeyenler içindir. Pek çok istismar kurbanını bilirim ki, psikolojik destek alarak başarılı ve mutlu hayatlar kurdular.
Erkek çocuklarında
İstismara uğramış erkek çocuklarının çoğu agresif bir yapı geliştirirler. Etrafta çok erkeksi ve maço davrananların bir yarası olabilir diye de düşünebilirsiniz. Tabiki önyargılı olmayın. Pornografi, partneri varsa onu aldatma, aşırı mastürbasyon, partnerini başkasıyla sekse zorlama, çetelere katılma, sapkın tarikatlara yönelme, ekstrem seks denemeleri gözlemlenebilir. Bir kısmı aşırı utangaç olabilir. Küçük bir grubunda eşcinsel hayaller yada arayışlar da görülebilir ki, kız çocukları bahsindeki gibi, bu onların eşcinsel olduğu anlamına gelmez. Cinsel obje ve cinsel yönelim tercihlerinde istismarın ağır bir etkisi olabilir. Bilinçaltının yarattığı bir ruhsal prosestir bu.
Kadınlarda
Çocuklukta istismar yaşayıp tedavi olmayan kadınlar sağlıklı bir evlilik yürütemezler. PSAS (cinsel arzunun ve cinsel uyaranların devamlılığında sorunlar), vajinismus, genital bölge çevresinde ağrılar, cinsel birleşmede ağrı, orgazmın kaybolması sıklıkla görülmektedir. Kişilik bozuklukları, fobiler, düşüncede yada davranışta takıntılar (OKB), insanlardan nefret etme, kendini değersiz görme, sebebini bilmediği korku ve endişe krizleri, agresifleşme anları, patolojik oyunlar (kumar vs), alkol yada madde kullanımı, kendini kesme, aşırı tatoo yada Piercing de hakeza gözlemlenebilir. İntihar fikirleri ve girişimlerini ciddiye almak gerekir.
Yetişkin erkeklerde
Çocukken istismar yaşamış ve tedavi görmemiş erkekler, yetişkin yaşta erken boşalma, sertleşme sorunları yaşayabilirler. Cinsel arzularda azalma yada çoğunlukla artma görülür. Fakat bu artış hayra alamet değildir, patolojiktir. Şöyle ki, uygunsuz cinsel denemelere yönelme gelişebilir. Biz buna parafili diyoruz. Örneğin, otobüslerde bayanlara sürtünme, tuvaletlere kamera koyma, çocuklara penisini yada pornografik resim-film gösterme, sosyal medyada ekstrem seks yapan çevrelere takılma görülebilir. Ensest ilişki de gözlemlenmiştir. Cinsel suçlar işleme, çocukları taciz etme, partnerlerini başkalarıyla paylaşma arzusu beklenilen semptomlardır.
Sahip çıkmak mı, felaket mi?
İstismar bilgisini aldıklarında aileler panik yapar ortalığı ayağa kaldırırlar. Olur olmaz kişi işin içine karışır, çocuğu sorgularlar. Bu çok zarar vericidir. Filan teyze çocuğu muayene eder, falan komşu sorgular. Her yapılan şey çocuğun ruhundan bir parça koparır. Bazı polis memurlarının çocuğu muayene ettikleri, yetişkin gibi sorguladıklarını hasta çalışmalarından bilirim. Bu suçtur. Avrupa’da olsa bu polisler meslekten men dışında en az 4 yıl 3 ay hapisle cezalandırılırlar.
İstismar bilgisi alındığında nasıl davranmalı?
İstismar bilgisini aldığınızda çocuğunuzu sorgulamayın. Mümkünse anne göğsüne bastırıp uzunca bir süre sarılsın. Eğer çocuk küçükse ve korku, panik çok yüksekse, anne üst tarafını soyup çocuğu göğüslerine bastırsın. Baba çocuğu kucağına oturtmasın, bu istismar anını çağrıştırabilir. Yanına oturtsun. Elini başına koysun. Tok ve otoriter bir sesle “kızım/oğlum seninle bir doktora gideceğiz. Doktorlarda utanma olmaz. Sana sorular soracak ve gerek görürse pipi yerlerine bakacak. Herkes doktora gider. Sonra sen istersen lunaparka gideriz, eis yeriz” demeli.
Yani göstermeli ki bir kıyamet kopmadı, her zamanki gibi doktora gidilecek ve sonrasında lunaparka. Çocuk hazır değilse doktorun önerisiyle başka gün de olabilir. Korkmayın 50 yılda geçse deliller kaybolmaz. Delil, çocuğun beyanıdır ve bu yeterlidir. Çocuğun genital bölgelerinin kontrol edilmesi kendi başına travmatik bir durumdur. İlle de olması gerekirse uzman çocuk terapistin yakın desteği ile, anne-babanın ve terapistin muayene perdesinin gerisinde durarak, tıp doktoru diploması olan biri tarafından yapılması olabilir. Ki ben buna, yani travma yaşayan çocuğun genital bölgelerinin muayene edilmesine şiddetle karşıyım. Muayene ancak tedavi amacıyla yapılır.
İstismar davalarında genital bölge kontrolü yasaklanmalıdır
Hukukçu değilim ama bu genital bölge, “kızlık zarı” kontrolleri vd yasaklanmalıdır. Çocuğun beyanı yeterlidir. Dava açılıp açılmaması ayrı bir konu. Uzman kriminal polislerin yeteneği ile ilgilidir. Ben, “dağın arkasında bir dere var” diyorum. Başkası diyebilir, “bulutların yüksek olması, hava akışı ve yerin düzlemi bir akan derenin varlığını çürütür”. Benim yakamdan tutarak dağın diğer tarafına bakmaya götürmek ilkelcedir.
İkincisi, iddianamelerde reşit olsun veya olmasın, istismar kurbanlarının ve birinci derece yakınlarının ismi yazılmamalı. Bir kod verilebilir yada isimlerinin baş harfi. Bilgi güvenliği, hasta hakları vs pek çok sebeple bu gerekir. Bu dosyalar nerede saklanıyor? Derin devlete bağlı çeteler kullanırsa bunu!? Çocuk evlenecek, ebeveyn olacak, belki milletvekili olacak. Onu yeniden travmatize etmek medeni bir topluma yakışmaz. Almanya’da beraat edenler, polisten tüm bilgilerin silinmesini talep edebiliyor. Bir sürü sivil toplum kuruluşu, geçimini bundan yapmaktadır. Ne avukat paranı karşılarlar bu kuruluşlar, ne kurbanın tedavisi umurlarında, ne de ailenin yaşadığı yıkımlar. Duruşmalara gelir kendi resimlerini çeker, yayın organlarında “seninleyiz” der, sosyal medya hesaplarında “bizim kurum destekledi” diye hava atarlar. Maaşlarını ve rahat koltuklarını korumak için, olay yoksa bile olay yaratırlar ve “bakın ne kadar iş yaptık” görüntüsü verirler.
Güven hissi ve yargılamama
Çocuğa güvende olduğu hissi verilmeli ama bu yapmacık ve abartılı olmamalı. Ben şahsen pek çok psikoloğun aksine çocuğun anne baba tarafından sorgulanmasına karşıyım. Direkt bir çocuk psikiyatristi yada uzman bir psikoloğa götürülüp onların gözetiminde olayın sorgulanması taraftarıyım. Asla ve asla anne-baba dışında kimse bilmesin ve kimseyi karıştırmayın. Asla ve asla ahlaki yorumlar, yargılamalar yapmayın. “Sana o kadar dedik erken eve gel”, “onu geberteceğim sen merak etme”, “polis onun şeyini kesecek, hapiste şişleyecekler”, “ talihsiz kızım bunu da mı görecektin”, “namusumuz kirlendi” vs.
Medyaya çıkmayın, röportaj yapmayın
Resmî şikayet olduktan sonra da kendinizi ahlak bekçisi, psikolog, savcı-hakim yerine koymayın. Sadece anne babalık yapın yeterdir. Çocuğunuz terapi göreceği için fazla endişelenmeyin. Suçlunun ceza görmesi için elinizden geleni yapın. Ama bunu yaparken çocuğu bulaştırmayın. Asla ve asla medyada çocuğu deşifre etmeyin. Kendiniz de medyaya çıkmayın. Avukatınız konuşsun. Avukatınız da “müvekkilim“ desin, isminizi ve bilgilerinizi deşifre etmesin. Siyasi partilerin, sivil toplum kuruluşlarının aleti olmayın. Onlar kurbanların sırtından geçinir, tezgahlarını yürütürler. Sonra size selam bile vermezler emin olun.
Siz de psikolojik destek alın
Anne baba olarak psikolojik destek alın. Zamanında ve yeterli psikolojik yardım gören çocuğunuz iyileşecek, bu karanlık günler geçecektir, emin olun. Binlerce ağır travma ve depresyon hastasıyla, yüzlerce istismar kurbanıyla çalıştım. Şimdi evlidirler, meslek yaptılar, çalışıyor yada kariyer yapıyorlar. Çocuğunuza abartılı sevgi, abartılı korumayla yaklaşmayın. Çocuğunuz sanki yolda yürürken bisiklet çarptı, biraz yaralandı. Şimdi onun tedavisini yaptıracaksınız. Kıyamet filan kopmadı. İyileşecek, büyüyecek, yaralarını saracak ve size teşekkür edecektir, onu rencide etmeden, doğru adrese, uzman doktora götürdüğünüz için. O değerlidir ve kutsaldır sizin için. Altını çamura, toza da batırsalar, altın yine altındır.
Bu dediklerimi dudağınızı ısırarak da olsa yapın lütfen. Öfkenizi, duygularınızı, değer yargılarınızı anlıyorum. Hiçbirimiz mükemmel değiliz. Hepimizin kötü hatıraları vardır. Çocuğunuz için dediklerimi yapın.
Tedavide
Anamnezler, hukuki raporlar çok zaman almamalı. Terapistler çocuğu sıkmazlar zaten. İstenen rapor hazırlanır ve bir daha da bununla ilgili çocuğa soru sorulmaz, sorulmamalı. Terapistlerin görevi terapi yapmaktır. Psikiyatrist yada psikoloğun uzmanlık belgelerine bakma hakkınız vardır. Çocuklarda tedavide başarı oranı yüksektir. Çocuk psikiyatristlerine danışarak psikolog seansları şeklinde de olabilir. Gestalt-Terapi, imaginatif çalışmalar, EMDR, narrativ çalışmalar vs yapılabilir. Bu terapiste bağlıdır. İnternet şarlatanlarına, “5 maddede istismar tedavisi” gibi meslek ahlakı yada diploması belki olmayan, “TikTok psikologlarına” bakmayın. Etik ve uzmanlık olsa bu kişilerde, zaten böyle işler yapmazlardı.
Ben özellikle akademik olmayan bir dille yazıyorum ki herkes anlayabilsin. Benim yazımı da okuyun ama doktorun dediklerini yapın. Çünkü her çocuk özeldir ve ben sizin çocuğunuzu tanımıyorum.
Yazılarım ve paylaşımlarım üzerine
Yanlış bir anlaşılma yada uygulamanın sorumluluğunu alamam. 32 yıllık psikoloji serencamımda, geride bir vicdan azabı bırakmamayı başardım. Ağır sağlık sorunlarıyla malulen emekli oluyorum. Mazlum Kürt milletinin bir evladı olarak, ağır hastalığa rağmen bir hizmet olsun diye bu yazıları kaleme alıyorum. Takriben 10 kitap kadar Kürtçe psikoloji makaleleri yazdım. Yaklaşık 6 bin makale biriktirdim. Bunun içinde Kurdî psikolojik roman da var. Güç ve para bulabilirsem, yayınlayacağım. Almanya’da, Almanya’ya yakışmayan bir emeklilik sistemi var. Emekliler çöplerden şişe topluyorlar. Geçinemiyorlar. Şimdiden korkuyorum emekli aylığıyla nasıl geçineceğim diye. Olmazsa makalelerimi birine bağışlayacağım, ne yaparsa yapsın. Ben özellikle herkesin anlayabilecegi bir dille yazıyorum. Okuyun ama doktorunuzun dediklerini yapın.
Kürtler en şanssız millet
Kürtlerin, çocukları korumayla ilgili bir kurumu yada organizasyonu yoktur. Onların çıkarlarının hizmetinde olan bir devletleri yoktur. Kürt ebeveynler pedagoji bilmiyorlar. Kastım Kuzey Kürdistan’dır. En iyi koruma çocuk istismarını önlemek için gerekenleri yapmaktır. Zira istismar olduktan sonra çocuklar az yada çok bundan zarar göreceklerdir. Bazen bu zarar geri dönülmez bir yola sokabilir onları. Çocuklarımız pedofiller tarafından kolayca tuzağa düşürülebiliyorlar. Çünkü ebeveynlerin kendisi bu konuda bilinçsiz ve donanımsızdırlar.
Kürt psikologlar birliği DERMEZ, Derûn Akademi, belediyeler, muhtarlıklar, akademisyenler, medya elele vermeli. Kürtçe broşürler hazırlanmalı, her eve ücretsiz ulaştırılmalı. Ücretsiz psikoterapi desteği bizim Derûn Akademinin temel işidir. Bunun gibi tüm kurumlar ücretsiz hizmet sunmalıdır. Devlete bağlı olmayan çocuk ve kadın rehabilitasyon merkezleri elzemdir. Neden devlete bağlı olmasın diyorum? “Kürt anasını görmesin” anlayışı henüz Türkiye’de aşılmış değildir de ondan.
Bilinçlendirme kampanyaları, konferanslar düzenlenmeli, Kürt anaokulları açılmalı, çocuklar anaokulundan itibaren eğitilmelidirler. Biliyorum Türk hükümetleri buna izin vermediler ve Kürtçe eğitim hala yoktur. Ama bildiğim kadarıyla belediyeler kreş kurabilirler. Kürdistan’daki barolara da sorumluluk düşmektedir.
Darius Winzer
X- Twitter: https://x.com/Darius_Winzer
© Alle Rechte vorbehalten für Derûn Akademie, Interkulturelle Psychologie und Beratungsakademie gUG i.G.